“`html
Edip Akbayram’ın Hayatı ve Müzik Yolculuğu
Edip Akbayram, Aralık 1950’de Gaziantep’te dünyaya geldi. Çok küçük yaşta çocuk felci geçirdi ve bu durum, hayatında daimi bir iz bıraktı, çünkü bir ayağı yürüme yetisini kaybetti. Ancak bu zorluklar, onun azmini kırmak yerine daha da güçlendirdi.
Müziğe olan tutkusu, babasının evde sık sık dinlediği parçalarla başladı. Zamanla, Barış Manço ve Cem Karaca gibi sanatçıların konserlerine katılmaya başladı. Eve dönerken, aynanın karşısında onların taklidini yaparak müziğe olan sevgisini geliştirdi. O dönemlerdeki en büyük hayali, bu başarılı sanatçılar gibi sahnede yer almaktı.
Liseye başladığında, ilk müzik deneyimini yaşamaya başladı. Arkadaşlarıyla birlikte “Siyah Örümcekler” adında bir grup kurdular. Öncelikle düğün organizasyonlarında sahne alarak adlarını duyurdular ve Adana gibi yakın illerde de performans sergilemeye başladılar.
Sonunda müzik kariyerlerine ilk 45’liklerini yapmak için adım atmayı hedeflediler fakat finansman sıkıntısı çektikleri için bir yapımcı ile anlaşıp, Neşet Ertaş’ın “Kendim Ettim Kendim Bulduğum” parçasını kaydettirerek başlangıcı yapmayı başardılar. Bu eser, Güneydoğu’da büyük bir ilgi topladı ve başarılı bir satış gerçekleşti.
Edip Akbayram liseyi bitirdikten sonra İstanbul’a geçti ve Diş Hekimliği Fakültesi’ni kazandı. Fakat aklındaki tek şey müzikti. 1972’de Günaydın Gazetesi’nin düzenlediği Altın Mikrofon Yarışması’na katıldığında 212 yarışmacı arasında birinci olarak müzik kariyerine sağlam bir adım attı. “Kükredi Çimenler” adlı eseri ile elde ettiği bu başarı, ona müzik alanında yeni bir yol açtı ve Diş Hekimliği’ne kayıt yaptırmayı dahi düşünmedi.
Bu zafer, Edip Akbayram’ı Türkiye genelinde tanınan bir sanatçı yaptı. Ancak asıl çıkışı, 1974 yılında kurduğu Dostlar Orkestrası ile gerçekleştirdiği Anadolu Rock parçalarıyla oldu. “Kara Kuzu” ve “Deniz Üstü Köpürür” gibi eserleri büyük bir ilgiyle karşılandı. İlerleyen zamanlarda “Dumanlı Dumanlı Oy Bizim Eller”, “Değmen Benim Gamlı Yaslı Gönlüme” gibi parçaları ardı ardına dinleyicilerle buluşturdu. Böylece ünlü bir sanatçı olma yolunda hızlı adımlarla ilerledi.
1970’lerin sonunda müziğinde zirveye ulaştı. “Aldırma Gönül” ve “Eşkiya Dünyaya Hükümdar Olmaz” gibi eserlerle hayatımıza damga vurdu. Yıllar süren çalışmaları ona birçok ödül ve büyük satış rakamları kazandırdı.
1970-80 yılları arasında Edip Akbayram’ın neredeyse her 45’liği 1 milyonun üzerinde satış rakamlarına ulaştı. O dönem müzik piyasasına olan ilgisi sayesinde, albümleri dinleyicilere doğrudan ulaştı.
İlk dönemlerde sadece plak ve albüm yapmakla kalmadı, ayrıca konserler vermeye de yöneldi. Anadolu turneleri düzenledi ve Türkiye’nin çeşitli yerlerinde sahne aldı. Müziğinde sosyal ve politik mesajlar vermesi dikkat çekti. O dönemin müzisyenleri, sadece gazinoların sahnelerinde değil, grev alanlarında ve işçi direnişlerinde de performans sergileyerek konulara duyarlılık gösterdi.
1978 ve 79 yıllarında ülkenin yaşadığı siyasi kaos, Edip Akbayram’ı da etkilemişti. Politik temalı türküleri nedeniyle sık sık hedef oldu. Bir röportajında, o dönem kendini korumak için sürekli yanında tabanca taşıdığını dile getirmişti. Sezen Aksu ile bir Anadolu turnesinde de saldırıya uğradılar ama zamanında askeri müdahale sayesinde kurtuldular.
Edip Akbayram’ın müziği, tek bir kategoriye bağlı kalmadı. Anadolu Rock, Halk Müziği ve Özgün Müzik tarzlarında eserler verdi. Genç yaşta Fikret Kızılok ve Cem Karaca’dan etkilense de olgunluk dönemlerinde daha çok halk müziğine yöneldi. 1974 ve 1977 yıllarında iki albüm çıkardı. 1979’da seramik sanatçısı Ayten Hanım ile evlendi. Bu evlilikten Ozan ve Türkü adlı iki çocukları oldu. Kızı da müziğe ilgi duydu ve şarkıcılık kariyerine adım attı.
70’lerin sonunda ün kazanan Edip Akbayram, 80’lerde zorlu bir dönem geçirdi. 12 Eylül 1980 darbesi sırasında pek çok sanatçı gibi tutuklandı. İşkence görmedi ama 15 gün boyunca sorgulandı. Siyasi görüşleri nedeniyle fişlendi ve hemen darbeden sonra gözaltına alındı. Fakat hiçbir örgütle bağlantısının olmadığı anlaşılınca serbest bırakıldı.
Serbest kaldı fakat cunta yönetiminin yasaklamalarına maruz kaldı. Beş yıl boyunca hiçbir iş almadı, konser veremedi. Usta sanatçı, bu zor zamanları bir röportajında “12 Eylül sonrası ev kiram birikmişti, kimse iş vermedi. Çocuklarıma süt alamadığım günler oldu” sözleriyle anlattı. Arabesk plak yapma teklifleri geldi fakat o, müziğiyle inandığı yolda devam etmeyi seçti.
Baskılar altında olmasına rağmen Edip Akbayram, kendi müziğini ve tarzını sürdürdü. 1981’den 1988’e kadar, şarkılarının TRT’de çalınması yasaktı. Seksenler, cunta yönetiminin baskıları altında geçti, fakat 90’larda müzik kariyerinin zirvesine ulaştı.
“Senden Haber Yok”, “Hava Nasıl Oralarda”, “Türküler Yanmaz” gibi albümleri, toplumsal meseleleri yansıtan eserlerle doluydu. Ahmet Arif, Nazım Hikmet gibi şairlerin dizeleriyle yaptığı türküler, onu müzik dünyasında en iyilerden biri haline getirdi.
Edip Akbayram, zamanla siyasiler tarafından da dikkate alındı. Yıllar sonra yaptığı açıklamada; “Bülent Ecevit ve Deniz Baykal’dan milletvekilliği teklifleri aldı ama kabul etmedim. Biz müziğimizi yapalım, siyasiler de işlerini yapsın.” şeklinde konuşmuştu.
Hayatın zorluklarına karşı daima dirayetli olan Edip Akbayram, 40 yılı aşkın bir süredir müzikle yaşamını sürdürdü. 1968 yılından beri İstanbul Moda’da ikamet ediyordu.
Hep siyasi yaklaşımlardan uzak durduğunu söyleyen sanatçı, farklı görüşlerden de herkes tarafından sevilmekteydi. Tek hayalini gerçekleştiremeyen ise Eurovision’da Türkiye’yi temsil etme arzusu oldu.
Edip Akbayram, 70’lerde başlayan profesyonel müzik serüvenini bugüne kadar sürdürdü. Toplamda yaklaşık 40 albüm ve plak çıkardı. “Hasretinle Yandı Gönlüm”, “Eşkiya Dünyaya Hükümdar Olmaz”, “Güzel Günler Göreceğiz” gibi unutulmaz eserleri, geçmişin sesini geleceğe taşımaya devam etmektedir.
Edip Akbayram, müziğiyle olduğu kadar halkın sorunlarını gündeme getiren duruşuyla da hatırlanacak. 75 yaşında hayatını kaybeden sanatçı, ardında unutulmaz eserler ve müzik mirası bırakmıştır. Müzikleri, sadece bir nesli etkilemekle kalmayıp, halkın hislerine de güçlü bir şekilde tercüman olmuştur. Edip Akbayram, Türk halk müziğinin efsaneleri arasında her zaman anılacak ve hafızalarda yer alacaktır.
“`
More Stories
Konya’da ‘Hafıza’ sergisi
Aldatılınca “yazar” oldu: İlk kitabı yayımlandı!
Mısır’daki Firavun keşif bilim dünyasını heyecanlandırdı: 103 yıl sonra ilk