Üniversiteden korkutan Santorini açıklaması geldi: Yaşananlar, bugünkü senaryoyu anlatıyor

Ege Denizi’nde son haftalarda yoğunlaşan deprem hareketliliği nedeniyle Yunanistan önce Santorini Adası’nda sonra sırasıyla Yamurgi ve Anafiya adalarında olağanüstü hal ilan etti.

Depremlerle gündeme gelen volkanik patlama riski nedeniyle adalar boşaltıldı.

ÜNİVERSİTEDEN KORKUTAN SANTORİNİ AÇIKLAMASI GELDİ

Tarihte bilinen en büyük felaketlerden birine neden olan Santorini Adası’ndaki volkanik patlama, Türkiye’nin de dahil olduğu Mısır’a kadar uzanan hattı etkilemiş hayatı durma noktasına getirmişti. 3 bin 600 yıl önce gerçekleşen o patlama bugün yaşanan deprem fırtınası ile yeniden gündeme gelirken uzman isimlerden çok sayıda benzerlik açıklaması geldi.

Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Tarih Bölümü’nden Dr. Araştırma Görevlisi Nihan Öz Nalezen de Santorini Adası’nda 3 bin 600 yıl önce meydana gelen yanardağ patlaması ile milattan sonra 79 yılındaki Pompei yanardağı patlamasını kıyaslayarak, “Santorini Adası’nda 3 bin 600 yıl önce meydana gelen patlamada, Pompei’deki gibi kül tabakası içinde bulunan insan cesetlerine rastlanmamasının en temel sebebi, belki de insanların Santorini patlaması öncesindeki yaşadıkları ufak sarsıntılar. Bunun üzerine insanların kendilerince adayı terk etmek üzerine aldıkları tedbirden kaynaklanıyor olabilir. Yaşananlar, bugünkü senaryoyu anlatıyor” dedi.

Milattan önce 1600 yıllarına tarihlenen Santorini Adası’ndaki yanardağ patlamasına dair bilgileri Mısır medeniyetine ait kaynaklardan elde ettiklerini ifade eden Nihan Öz Nalezen, “Antik Yunan’da Thera diye geçiyor. Büyük Thera patlaması için insanların yaşadığı felaketi nasıl değerlendirdiği ve sonuçları hakkında derin izlere rastlamak mümkündür. Hava sıcaklığının düştüğünü, gökyüzünün karardığını, Santorini Kalderası’nın çökmesinin dev dalgalara sebep olduğunu ve bu dalgaların kıyılara nasıl ulaştığına Mısır verilerinden ulaşıyoruz. Tarihsel olarak baktığımızda özellikle tarımsal faaliyetlerin düşüşe geçtiğini deniz ticaretiyle ün salan Minos Uygarlığı’nın maalesef sekteye uğradığını görüyoruz. Bu, Minos Uygarlığı’nda büyük bir ekonomik çöküntüye neden oluyor. Bu durum, halkın, tanrıların onların yanında yer almadığını düşünmelerine sebep olduğu için insanlar siyasi olarak otoriteye karşı inançlarını yitirmeye başlıyor. Dolayısıyla Minos Uygarlığı’nın Miken Uygarlığı’na karşı savunmasız hale geldiğini söyleyebiliriz” dedi.

‘YAŞANANLAR, BUGÜNKÜ SENARYOYU ANLATIYOR’

Patlamanın, o dönem egemen güç olan Minos Uygarlığı’nın çökme sürecine girmesine ve Yunan anakarasında yaşayan bugünkü Batı medeniyetinin kurucusu olarak görülen Miken Uygarlığı’nın güçlenmesine neden olduğunu belirten Nalezen, “Santorini patlaması modern tarihçilik açısından bakıldığında Minos Uygarlığı’nın çöküşü ile ilişkilendirilebilir. Minos Uygarlığı’nda büyük ekonomik çöküşe yol açtığı yadsınamaz bir gerçek. Ancak bizim bugünkü Batı uygarlığı dediğimiz, Mikenlerin, onların yerine geçmesiyle oluşan yeni bir batı uygarlığının oluşmasına da etki etmiştir” diye konuştu.

Milattan sonra 79 yılında Pompei’deki yanardağ patlamasına dair çalışmalarda kül tabakası içinde insan cesetlerine rastlanıldığını ancak Minosların en önemli kentlerinden biri Santorini Adası’nda bulunan patlamanın izlerini taşıyan Akrotiri kentinde benzer bir manzara bulunmadığını söyleyen Nihan Öz Nalezen, “Akrotiri kenti neredeyse 6 ila 11 metre kül tabakasının altında kalmış. Santorini patlaması meşhur Pompei patlamasıyla kıyas edilir. Pompei’nin 79 yılında yaşandığını düşünülürse aslında Santorini ile karşılaştırılmasının sebebi, Santorini’nin büyüklüğünü ortaya çıkartmak açısından değerlendirilmiştir. Santorini Adası’nda 3 bin 600 yıl önce meydana gelen patlamada, Pompei’deki gibi kül tabakası içinde bulunan insan cesetlerine rastlanmamasının en temel sebebi, belki de insanların Santorini patlaması öncesindeki yaşadıkları ufak sarsıntılar. Bunun üzerine insanların kendilerince adayı terk etmek üzerine aldıkları tedbirden kaynaklanıyor olabilir. Yaşananlar, bugünkü senaryoyu anlatıyor. Tıpkı o patlamadan önce adanın boşaltılması gibi terk edilmesi, bu tahliye günümüzde de aynı şekilde yaşanıyor” dedi.

OSMANLI DÖNEMİNDE DE DEPREM FIRTINALARI YAŞANMIŞ

Aynı bölümde Doğu Akdeniz çalışmaları yapan Dr. Öğretim Üyesi Orçun Nalezen ise Ege coğrafyasında yaşamış insanların toplu şekilde göç ettiklerinin izlerine rastlanıldığını ancak bunun doğal afetler sebebi ile olup olmadığının tespit edilemediğini belirterek, “Ege Denizi’nin çok büyük bir depremselliğe sahip olduğu konusunda uzun süren Türk hakimiyeti dönemine ait hatırı sayılır miktarda elimizde veri mevcut. Hatta buradaki depremselliğin bölgedeki politik gelişmeler üzerine son derece belirleyici etkiler uyandırdığını düşünmemize yetecek kadar da veriye sahibiz. Bununla birlikte bugünkü yaşadığımıza benzer deprem fırtınalarıyla ilk defa karşılaşmıyoruz. Hemen Türklerin kaderinin Ege ile buluştuğu 14’üncü yüzyılda benzer bir deprem fırtınasıyla karşılaşıyoruz. Özellikle 1354-1417 yılları arasında bir dizi deprem yaşanıyor. Bunlar Batı Anadolu’da da Rodos, Midilli gibi önemli adalarda da hissediliyor ama eldeki kayıtlar spesifik olarak depremlerin merkezinin Santorini mi yanardağ mı olduğunu söylemeye yetmiyor. Benzer bir deprem fırtınasını 15’inci yüzyıl sonları ve 16’ncı yüzyıl başlarında da görüyoruz. Bu dönem Osmanlı hakimiyetinin Ege Denizi’nde kalıcı şekilde kurulduğu döneme tekabül ediyor. Bilhassa 1463- 1520 yılları arasında bir dizi deprem yaşandığını biliyoruz. Bunlardan bir kısmının Santorini merkezli olması son derece olası. Bu depremlerin Kahire’ye kadar, Girit’e kadar etkileri olduğunu söylemek mümkün. Osmanlılar bu dönemde depremlerle mücadele veya deprem öncesinde alınan tedbirlere ilişkin etkin kurumlar tabii ki geliştirememişlerdir. Fakat bilhassa kamu binalarının onarımı, deprem sonrasında ya da hakimiyetin müdafaası için çok kritik kalelerin tamiri ve tadili için hatırı sayılır miktarda çabayı ortaya koyduklarını ve bunu belgelediklerini ifade etmek mümkün” diye konuştu.

Related Posts

Can Atalay’dan ‘Sırrı Süreyya Önder’ için veda mesajı

Gezi davası hükümlüsü TİP Hatay Milletvekili Can Atalay, TBMM Başkanvekili ve DEM Parti Milletvekili Sırrı Süreyya Önder’in ölümü dolayısıyla yaptığı açıklamada, “Yıllarını verdiği, her türlü sıkıntıya katlandığı ‘barış’a ülkemiz tez zamanda kavuşsun. Onun arkasından yollayacağımız en büyük armağan ‘barış içinde yaşayan bir ülke’ olacaktır. Güle güle Sırrı abi… Seni unutmayacağız” dedi.

BBC’ye konuşan Joe Biden: ‘Trump Cumhuriyetçi bir başkan gibi davranmıyor’

BBC’ye konuşan Joe Biden: ‘Trump Cumhuriyetçi bir başkan gibi davranmıyor’

Pahalgam saldırısı ve nükleer çatışma riski

Pahalgam saldırısı sonrası Alt Kıta yeni gerilim testinden geçiyor. Uluslararası toplumun unutmaması gereken bir konu var. Keşmir üç nükleer komşu arasında bölüşülmüştür ve Pakistan ile Hindistan arasında potansiyel bir nükleer parlama noktasıdır. Sorunun masada çözülmesi herkesin menfaatine olacak.

Gökhan Gülyurt’un ev hapsi cezası kaldırıldı

CHP Grup Başkanvekili Murat Emir, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda milletvekillerini taşıyan parti otobüsünü kullanan şoför Gökhan Gülyurt’a verilen ev hapsi cezasının kaldırıldığını bildirdi.

Güney Afrika mali nedenlerle Bulgaristan’daki Büyükelçiliğini kapatıyor

Güney Afrika Cumhuriyeti’nin, Bulgar makamlarıyla istişare edilerek alınan kararda mali sebeplerle Bulgaristan’ın başkenti Sofya’daki Büyükelçiliğini kapatacağı bildirildi.

İsrail, Gazze’de Filistinlilerin sığındığı okulu vurdu: 20 ölü

İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik saldırıları devam ediyor. İsrail ordusu, Bureij Mülteci Kampı’nın doğusunda zorla yerinden edilen Filistinlilerin sığındığı okulu vurdu. Saldırıda, aralarında çocuklarının da bulunduğu en az 20 kişi hayatını …